
Afife Jale
Hayallerinin peşinden koşmasıyla koca bir dünyaya örnek olan ve her ne olursa olsun asla hayallerinden vazgeçmeyip tiyatroya hayatını veren kadın Afife Jale, herkese, her şeye karşı gelerek tiyatro sahnelerine çıkmış ve kendini sanatını orada herkese kanıtlamıştır. Sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını unvanını almaya hak kazanmış ve genç yaşında yaşama gözlerini yummuştur Afife Jale. O kısacık ömrüne büyük bir yaşam sığdıran Afife Jale’nin hayat hikayesini okuyunca önce bir kendinizi onun yerine koyacak ve siz olsaydınız ne yapardınız onu düşüneceksiniz.
Afife Jale’nin Çocukluğu ve Eğitim Hayatı
Afife 1902 senesinde, şimdilerde sanatıyla gözleri dolduran Kadıköy’de dünyaya gözlerini açmış, 2 kardeşe sahip olan birisidir. Maddi olarak orta halli bir ailenin çocuğu olan Afife diğer kardeşlerine nazaran daha başına buyruk ve daha hayalperesttir. Hayallerinin hep peşinden koşmaya çalışmış ve istediği şeylere kim engel olursa olsun kimseyi dinlememiştir. Afife Jale kendi başına buyruk olan bir çocuk olduğu için hayallerinin peşinden çok küçük yaşta koşmaya başlamıştır.
Afife Jale’nin çocukluk hayallerinin her köşesinde hep tiyatro vardı. Ailesi onu İstanbul Sanayi Kız Mektebi’ne göndermiş fakat o hala tiyatro hayalleri kurmaktaydı. Tiyatroyu çok istemesine rağmen önüne toplumsal olarak büyük engeller vardı. Çünkü o dönemde kadınların sahnelere çıkması ve hatta tiyatro gibi sanatların içinde olmaları yasaktı ve büyük ayıplarla karşılanmaktaydı. Bu gibi bir dönemde 16 yaşında bir kızın gösteremeyeceği cesareti gösterdi ve Darülbedayi tarafından açılan tiyatro kursuna başvurdu. Açılan sınava giriş yaptı ama ortada hala yasak duruyordu. Darülbedayi bu kursu sadece kadınlara özel olacak olan gösterilerde Müslüman kadınların da oynaması için açmıştır. Afife bu fırsatı kaçırmamış ve her ne pahasına olursa olsun katılmıştır. Seçilen 5 kadın Müslüman’dan birisi olmuştur.
Hayallerine Ulaşabilmek İçin Mücadele
Afife yarışma sonucunda seçilen diğer 4 kız ile birlikte stajyer olarak kursa devam etmiş fakat bir süre sonra 3 kız zaten sahneye çıkamayacakları düşüncesi ile kursu bırakmıştır. Afife ve Refika bu kursa devam eden iki kızdı ve Afife çok büyük hırs yapmıştı. Refika sahne önünde çok fazla olamayacağı düşüncesiyle suflör, Afife de stajyer oyuncu olarak kursa devam etmişlerdir. Afife yaklaşık iki sene boyunca yani 18 yaşına kadar kursa devam etmiş fakat hala sahneye çıkamamıştır. Aslında biraz zaman geçmiş olmasına rağmen Afife umudunu kaybetmemişti. Evet sahneye çıkabilmesi çok zordu fakat o hayallerinden vazgeçmek istemiyordu. Afife o sahneye çıkacaktı, evet bunu başaracaktı!
“Afife Jale” Doğuyor!
Afife hırsıyla ve umuduyla hem çalışmalar yapıyor hem de kendine hep güç ve inanç yüklüyordu. Dönemin meşhur tiyatro yazarlarından olan Hüseyin Suat ‘Yamalar’ adını verdiği tiyatrosunu sahneye sunmuş ve Emel karakterini Eliza adlı yabancı bir kadın canlandırıyordu. Oyun 1919 senesinin Nisan ayında Kadıköy sahnede ilk defa gösterime sunulacaktı fakat Eliza’nın kendi ülkesine Paris’e dönmesi gerekti. Onun yerinin acilen doldurulması gerekiyordu aksi takdirde bütün hazırlıklar boşa gidecekti. Onun yerini doldurmak için kadın oyuncu arayışlarına girildi. Kişiyi seçmek için sınav düzenlediler ve sınavı geçen, o kadar oyuncu arasından seçilen kişi, hırsı, arzusu ve yeteneği ile Afife idi.
Afife, Afife Jale olarak ilk sahnesine çıktı ve bütün izleyiciler tarafından o kadar çok beğenildi ki oyun sonunda herkes ayakta alkışladı onu. Afife Jale sahneye çıkan ilk Müslüman kadın olarak tarihe adını yazdırmayı başardı ve yıllar sonra onunla yapılan röportajlarda, tiyatronun ağlama sahnesinde gerçekten doya doya ağladığını da dile getirdi. Heyecan, mutluluk duygularının üzerine o kadar çok alkış almak ve zoru başarmış olmanın gururuyla doya doya ağladı Afife. Sahnelerin sanat fedaisi oldu o ve yıllarca da böyle anıldı.
Hem Kaçıyor Hem De Kovalıyordu Afife
Afife, ilk sahnesi ardından büyük bir mutluluk ve gurur içerisindeydi. Fakat bu büyük başarı içinde bulunulan şartlar dolayısıyla onu zora da sokacaktı. Polisler sürekli olarak sahneye baskın yapıyor ve Afife’yi yakalamaya çalışıyordu. İlk polis baskınında Afife sahnede rolüne çalışıyordu. Neyse ki Ermeni bir oyuncu polisleri erkenden fark edip Afife’yi arka kapıdan dışarı kaçırmıştı. Afife böyle hem kaçıyor hem de hayallerini kovalıyordu. Afife sahnede çalışırken yine baskın yapıldı fakat bu sefer makine odasına saklandı. Afife çok mutluydu evet ama bu mutluluğu döneme ve dinine ters olan bir mutluluktu. Afife sürekli kaçmayı başarıyordu ama daha üst birimler devreye girince Afife yakalandı ve babası kızının içinde bulunduğu durum nedeniyle kızını evlatlıktan reddetti. Afife zaten beklediği tepkilerle karşı karşıyaydı, son olarak babası da onu terk etmişti işte. Her şey hayalleri içindi Afife’nin. Çevredeki herkes onun kötü kadın olduğunu düşünüyor ve ona öyle davranıyorlardı. Bu zorlu sürecin ona getirdiği en açık ve gözle görülür olan şey şiddetli olan baş ağrılarıydı.
Darülbedayi ile Ayrılık Vakti
Afife Jale yakalandıktan sonra nezarethaneye götürülmüş ve Darülbedayi’ye gönderilen uyarı yazısı ile Müslüman kadınların sahneye çıkışı tamamen yasaklanmıştır. Afife’yi sahneden attılar ve parasız, evsiz kaldı Afife. Aklı hala tiyatrodaydı Afife’nin. Derdi ne yemek ne de başka bir şeydi. Sadece tiyatroyu düşünüyordu. Onu kendi yapan, kendi gibi olduğunu hissettiren tek şey sahnede olmaktı onun için ve bu sebeple de ne yapıp edip sahnede olmak istiyordu. Çaresiz öylece duruyordu, sadece bir çözüm bekliyordu, çözüm bulmak için çabalıyordu.
Türk Kadınlarına Sahne İzni
Afife sahneye çıkamadığı için sürekli olarak baş ağrılarında artışlar meydana geliyordu. Bu baş ağrılarını aşabilmek için ise doktor Afife’ye morfin tedavisi önerdi. Afife Jale morfin ile tedavi görmeye başladı fakat bir zaman sonra durum kötüye gitti. Afife bağımlı oldu tedavi değil daha kötü bir süreç onu bekliyordu. Tedavi süreci ilerlerken, Afife Jale morfin bağımlısı olmuşken kaçak göçek sahnelere çıkmaya devam ediyordu ama asla içi rahat değildi ve hep bir korku ile sahnelerde yer alıyordu. 1923 Cumhuriyet ilanı ile gazetede yazılar paylaşıldı. Türk kadınlarına artık sahne izni veriliyordu. Afife bu izin ile birlikte Türkiye’nin birçok bölgesinde sahneye çıkmaya başlamıştır. Afife Jale artık rahatlıkla sahnelerde yer alabiliyor ve uğruna her şeyini kaybettiği tiyatro için herhangi bir engeli kalmamıştı. Fakat göz ardı edilmeyecek kadar da önemli bir durum vardır ortada. Afife’nin morfin bağımlılığı git gide arttı ve artık tedavi görmesi gerekiyordu. Tedavi sürecinde Afife sahnelerden uzak kaldı. Uğruna verdiği mücadele onun sonu oluyordu. Afife Jale tedavi amacıyla Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesine kaldırıldı ve tedavi başladı.
İlk Karşılaşma ve Afife’nin Büyük Aşkı
Afife Jale 1928 senesinde bir konserde hayatının aşkıyla karşılaşacağını nereden bilebilirdi. Bir bahar akşamı terimi bu büyük aşktan piyasaya çıkmıştır. Kadıköy’de bir konserde tambur çalan Selahattin Pınar’ı görmüş ve aşık olmuştu Afife. 25’li yaşlarında olan bu çift birbirlerini görünce daha önce nerede olduklarını sorguladılar ve hemen evlenmeye karar verdiler. 1929 senesinde hemen evlenen çiftin aşkı her şeyine engel olan ve her şeyinin sonunu getiren morfin bağımlılığı sebebiyle 6 sene sonra son buldu.
Afife Jale ve İlk Görüş Aşkı Selahattin Pınar Evlilik Süreci
Birbiri için yaratıldığını düşünen iki insan, ilk görüşte birbirlerine aşık olmuş ve birbirlerinin geçmişteki yaralarını birbirleriyle kapatabilecekleri düşünmüşlerdi. Öyle de oldu. Bugüne kadar içlerinde yatan yaraları, hevesleri her şeylerini birbirleriyle tamamladılar ve birlikte her şekilde mutlu oluyorlardı. Kocası her zaman Afife’nin gözünün içine bakarak ona şarkılar çalar Afife’de büyük bir aşkla onu dinlerdi. Fakat bir gün Afife tiyatro kadar hiçbir şeyi sevemediğini fark eder. Önceki bağımlılığı olan morfine dönerek her şeyi çözebileceğini düşündü ve yeniden morfine döndü Afife. Selahattin bir gece uykusundan uyandı ve kapı deliğinden Afife’yi izledi. Gözleri dolu dolu onun morfin kullanışını izledi ve ona karşı sadece merhamet duygusu beslemeye başladı. Afife Jale’yi hayata döndürmek için savaşacaktı artık Selahattin.
Selahattin Afife’yi kurtarmak isterken kendisi bu bataklığa düştü ve Afife sevdiği adama bunu yapmak istemiyordu. Afife Jale, Selahattin’in onu terk etmesi için ona yalvardı, dil döktü ama Selahattin bunu yapmak istemiyordu. Afife Jale 6 ay sonunda daha fazla dayanamadı ve Selahattin’i terk ederek gitti. Bunu sevdiği adamı kurtarmak için yaptı. Afife bu kaçışı bir çözüm zannetmişti fakat tam tersi bu gidiş her ikisi için de sonun başlangıcıydı. Afife bu terk ediş sonrasında parklarda yatmaya başlamıştı. Karnını doyurmak için de aş evlerini kullanıyor, Selahattin’de büyük acısıyla sadece acıklı şarkılar yazabiliyordu. Afife Jale bu şarkıları duyuyor ama ağlamakla yetiniyordu.
Sahnelerin Cesur Kadını Afife Jale Öldü!
Cesareti ile göz dolduran yetenekli ve hırslı Afife bataklığına düştüğü uyuşturucudan bir türlü kurtulamıyordu. Tiyatrodan arkadaşları yardımıyla Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesine yatırılan Afife artık incecik kalmıştı. Kemikleri dışarıdan sayılır hale gelmişti artık. 1941 senesinde hayata gözlerini yumdu Afife. Onca acıyla 39 yıl yaşadı, hayallerinin peşinden koştu ve başardı da zaferi. Ama hayalleri peşinde gittiği yolda sevdikleri ile birlikte kendini de kaybetti Afife. Hayatına kendisi yol verdi ama bazı şeyler istediği gibi olmadı. Hayallerini kovaladı evet ama yollar onu mahvetti ve sonu oldu. Sevgisi onun sonunu getiren şey oldu.
Afife Jale’nin Ardından
Afife Jale’nin cenazesine çok az kişi katılmıştı. Fakat yıl 90’lara geldiğinde onun bu azmi ve başarısı göz ardı edilemeyerek onun adına büyük adımlar atılmaya başlandı. Tiyatro gibi büyük bir sanata kendini adamış olan Afife Jale’nin adı her ne olursa olsun sahneye çıkmış ilk kadın Müslüman olarak her yere asılıydı. Afife Jale’nin hayat önce tiyatro sahnelerine ardından da televizyonlara taşındı. Adına ödüller, sahneler ve yollar yapıldı. Karşısına çıkan onca engel ve kaybettiği onca şeye rağmen tutkularının peşini asla bırakmayan Afife Jale her ne olursa olsun bu dünyaya adını yazdırdı ve sahnelere adını hep altın harflerle yazdırdı.
Afife Jale:
Doğum: 1902
Kurs Aldığı Birim: Darülbedayi
İlk Sahne: 3 Nisan 1919
Eşi: Selahattin Pınar
Ölüm Tarihi: 24 Temmuz 1941
Defnedildiği Yer: Kazlıçeşme Mezarlığı
0 Comments